Hemen Oku

Kuşaklar

Baby Boomer Kuşağı (1946-1964 )
Bu kuşağa "Sandviç Kuşağı" da deniyor, çünkü aynı evde önce çocuklarına, sonra yaşlanan ana-babalarına baktılar. Dünyanın insan hakları hareketlerini, radyonun altın çağını, Türkiye’nin ise ihtilali ve çok partili döneme geçiş sancılarını yaşadığı yıllar. Sadakat duyguları yüksekti, kanaatkarlardı; aynı yerde uzun süre çalıştılar. Teknoloji kimine yakın kimine uzak oldu, çok benimse(ye)mediler.  X Kuşağı (1965-1979) Dünyanın petrol krizini, Türkiye’nin ise sağ-sol çatışmalarını yaşadığı yıllar. Dünyaya gözlerini, merdaneli çamaşır makinesi, transistorlu radyo, bantlı teyp ve pikapla açtılar. Sadakat duyguları duruma göre değişir, daha iyi kariyer imkanları ararlar, çoğu (teknolojik devrime denk geldiklerinden) teknolojiyi kerhen, zorunluluktan kullanmaya başladılar. Toplumsal sorunlara duyarlılar, iş motivasyonları yüksek, otoriteye saygılı ve kanaatkarlar. Kadınlar iş gücüne katılmaya başladı. Daha (iyi yaşamak için, daha) az çocuk sahibi oldular. (Özellikle gözlerini Özal’lı yıllarda açanlar) Paraya daha fazla odaklandılar ve bireycilik önem kazandı. Boşanma, HIV, uyuşturucu gibi kavramlarla tanıştılar.
Y Kuşağı (1980-1999)
Sadakat duyguları az. Teknoloji hayatlarında pek çok şeyin simgesi. Narsist, bireyci ve girişimciler. Çalışmaktan hoşlanmıyor, eğlenceyi, kazanmayı çok seviyorlar. Otoriteye saldırgan davranıyorlar, tatminsizler, istekleri çok. Beklentileri yüksek ama bedelini ödemek istemiyorlar. Hızlı tüketiyorlar. Türkiye’de yağ kuyruklarını, benzin sıkıntısını yaşamadıkları için "her şey her zaman böyleydi ve böyle olacak" sanıyorlar. Eş zamanlı olarak birkaç işi birden yapabilirler. Kariyer yaşamları boyunca 10 kereden fazla iş değiştirecekleri öngörülüyor. Kitlesel olanı değil, kişiye özel olanı seviyorlar. Türkiye’de yaşayan 71.517.100 kişinin yüzde 25’i bu kuşaktan. İyi yönetildiğinde ve ilham verildiğinde, Y Kuşağı çalışanlar çok zengin bir yetenek kaynağı olurlar. "Sahiciliğe" çok önem veren Y’lere hayali ürünlerle, hayali projelerle, hayali kahramanlarla ulaşmak zor. Çok önemli bir diğer faktör ise "akran onayı". Sıra arkadaşının, mesai arkadaşının, internetteki oyun arkadaşının önermediği ve onaylamadığı bir ürün ile Y’nin buluşması çok zor. Standart olanı sevmez, kendine özel olanı ve üstelik "hemen-şimdi" ister, öyle -cek, -cak’larla işi olmaz. Y’nin dikkatini çekmek istiyorsanız, mesajınızı, markanızı, iletişiminizi sadeleştirmeniz gerekir. Girişimcilik en önemli özelliklerindendir, özgüvenleri biraz abartılıdır. İş hayatına atılırken CEO yahut patron olmayı hesaplarlar. Bu arada, daha okurken işini kuranlara da rastlamak mümkün.
Z Kuşağı (2000-2021)
 "İnternet kuşağı" da denen bu ufaklıklar tam teknoloji çağı çocukları. Taşınabilen, hep yanlarında olan küçük aygıtları, bilgisayar, Tablet’leri, i-Pod’ları, cep telefonları, ayrılmaz parçaları. Onlar, ev ödevi yapamadıklarında "elektrikler kesildi, ondan yapamadım" değil; "internet bağlantım kopuktu" diyen kuşak. Yeni teknolojik olanaklarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep bir aradalar. Uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel iletişim kurarak, birbirlerine bağlanabiliyorlar. Onlar, önceki kuşaklardan farklı olarak, ’network’ gençleri; çeşitli ağların üyeleri oluyorlar. Uzaktan da ilişki kurabildikleri için, fiziksel olarak tek başlarına, yalnız yaşıyorlar ve yaşayacaklar. Aynı anda birden fazla konuyla ilgilenebilme becerileri gelişiyor. İnsanlık tarihinin, el, göz, kulak vb. gibi motor beceri senkronizasyonu en yüksek nesli. Ancak bu avantajlar, dikkat ve konsantrasyon zorluklarıyla dezavantaja da dönüşebiliyor. Olanak fazlalığı, eğlenceyi erteleme güçlüğü, yaşamalarına neden oluyor. Bu da onların başarıya giderken önlerine çıkan en önemli engel haline geliyor. Geleneksel eğitim yöntemleri, bu yeni kuşağa uygun görünmüyor. Yaratıcılığa izin veren aktivitelerden hoşlanıyorlar. Edilgenliği kabul etmiyorlar. Uzun dönemli hafızaları, ezberden çok oyun, hikayeleştirme ve hayallerle etkin hale gelebiliyor. Sonuç odaklılar. Sorgusuz yaşayacaklar çünkü, iş yaşamına atıldıklarında karar vermelerini gerektiren her şey sistemler tarafından yapılıyor, yapay zeka tarafında karar veriliyor olacak. Çok diplomalı, uzman ve buluşçu olacaklar. Yaşamlarında otorite kavramının önemi kalmayacak. Tatminsiz, kararsız ve doğuştan tüketiciler.
Nelere Dikkat Etmeliyiz
Kuşakların davranışlarını ve özelliklerini öğrendikten sonra ; Kişisel markalaşmayla ilgili olarak ‘Z kuşağının’ özelliklerinden olan‘ Yeni teknolojik olanaklarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep bir aradalar. Uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel iletişim kurarak, birbirlerine bağlanabiliyorlar. ‘ kısmı bizi ilgilendiriyor. Aslında bir çoğumuz bu kavramlara , teknolojik cihazlara ve iletişim araçlarına yabancı değiliz günlük hayatlarımızda aktif olarak bu cihazları ve sosyal medya hesaplarımızı kullanıyoruz. Ancak internette kişisel olarak nasıl markalaşacağız ? Buna önce Marka teriminin kelime anlamını açıklamakla başlayalım. Benzer ürünleri ya da hizmetleri başkalarının ürün ya da hizmetlerinden ayırt etmek üzere kullanılan ya da belirli bir hizmetin sunulması sırasında kullanılan ayırt edici işaret marka olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım bir ürün veya hizmet için yapılmıştır. Biz bu tanımın kişisel markalaşma süreci içinde şu kısmını kullanacağız ‘ayırt edilmek için’ . Peki nasıl ayırt edici olacağız ve internet’te kişisel markamızı oluşturacağız. Bu süreci hep birlikte basit bir şekilde adım adım ele alalım.
1. Öncelikle eğer yoksa adınızı ve soyadınızı içeren bir G-mail hesabını edinin çünkü ilerleyen aşamalarda Google’ın vermiş olduğu ücretsiz hizmetlerden yararlanmak için bu hesabı kullanacaksınız. (Örnek:erenler75@gmail.com)
2. Adınızı ve soyadınızı içeren mümkünse .com uzantılı bir alan adı (Domain) ve barındırıcı hizmeti (Hosting ) satın alın bu iki hizmeti de aynı hizmet sağlayıcısından satın alabilirsiniz. Bu hesap sayesinde İnternet'te isminiz ve soy isminizle dijital izler bırakabileceksiniz ve bu durum internetteki kişisel markalaşmanız için önemli bir katkı sağlayacak. Aynı zamanda bu hesap kişisel markanızın genel merkezi görevini üstlenecek. (Örnek:www.huseyinerenler.com , mail@huseyinerenler.com)
3. Sosyal medya hesaplarınızı oluşturun veya bu hesaplara sahipseniz onları gözden geçirin, eksikleri tamamlayın.
4. İnternet siteniz de , bloğunuz da ve sosyal medya hesaplarınızda sizi tanımlayacak özgün bir logo tasarlayın. Not: Bunun için basit programları kullanabilirsiniz .
5. Satın aldığınız alan adında ücretsiz içerik yönetim sistemlerinden birisini kullanabilirsiniz (Wordpress,Joomla vb.) buraya kategorilere bölünmüş yazılar ekleyin bu yazılarda ilgi alanlarınızdan ve deneyimlerinizden bahsedin. Ulaşabilir olun bir iletişim formunuz ve insanlara kendiniz hakkında bilgiler sunduğunuz bir sayfanız olsun. Arama Motorlarının sitenizi indekslemesine izin verin. Böylece daha fazla dijital iz bırakabileceksiniz.
6. Alan adımızı Kişisel markamızın Genel Merkezi ve alt alan adlarını da şubelerimiz olarak adlandırdık peki interneti ’de müşterilerimiz olarak adlandırırsak ,müşterilerimiz tarafımızdan markamızın ne kadar tanındığını ve talep gördüğünü nasıl öğreneceğiz . Bunu için ilk başta edindiğimiz Google hesabımıza ihtiyacımız olacak… Google'ın internet sayfaları için vermiş olduğu hizmetlerden Google Analytics ve Google Web Yöneticisi Araçlarını kullanacağız. Bu hizmetlere hesabımızla giriş Yaptıktan sonra sitelerimizi bu iki hesaba tanımlayacağız.
7. İnternet sayfanızı hayata geçirdikten sonra siteniz arama motorları tarafından indekslemeye başlayacak ve arama motorlarında isimiz ve soy isminiz birlikte dijital izler olarak yer alacaktır. Bu izler paylaşımda bulunduğunuz fotoğraflar ,yazılar, konu başlıkları olabilir. Kısacası sizinle ilgili olan tüm dokümanları tarayacak ve indeksleneceklerdir. Buda isminiz ve soy isminiz bir arama motoru yazıldığını anda en üst sıralara taşıyacak ve klasik bilinen did you mean ? (bunu mu demek istediniz) yazısından sizi kurtarıp kişisel markanıza en büyük desteği sağlayacaktır.
8. Kişisel markamızın genel merkezini ve şubelerini oluşturduktan sonra kişisel olarak markalaşmak için nasıl ayırt edici olacağız şimdi birkaç tavsiye göz atalım  Kim olduğumuzu tanıyın ve o doğrultuda içerik paylaşımında bulunun.
9. Marka olmanın zorluğunu düşünerek tutkularınızı ortaya çıkarın. Para dışında sizi motive eden nedir, sizi en çok ne mutlu ediyor, başkalarının söylediklerini bırakıp içinize yönlendiğinizde, derinlerde neler var, ileride kendinizi nerede, nasıl ve ne yaparken görmek istersiniz?
10. Konusu her ne olursa olsun özgün içerik üretmeye çalışın. Alıntı paylaşımlarınızın bir dozu olsun.
11. Genel merkezinin sosyal medyalarda sayfalarını oluşturarak ,genel merkezinizle ortak bir paylaşım döngüsü oluşturun.
12. Tıpkı bir medya kuruluşu gibi çalışın: grafik tasarımı yapmayı öğrenin içeriklerinizin paylaşımında kullandığınız görsellere size ait olmasına dikkat edin
13. Kendinize yatırım yapın , bir internet sayfasını oluşturmak için ilk başta kod bilmenize gerek ücretsiz içerik yönetim sistemlerini öğrenin kitaplar satın alın forumları araştırın okuyun öğrendiğiniz bilgileri paylaşın.
14. Sabırlı olun bu bir süreç eğer özgün olabilirseniz olumlu sonuçlar alacaksınız.