ETKİN DİNLEMEYİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
Yıllar önce,
Chicago’daki Loyola üniversitesi ilginç bir araştırma yürütmüş ve
araştırmacılar 18 ay boyunca şu problemin üzerine gitmişlerdir: “ Etkin bir
yöneticinin en önemli niteliği nedir?”. Binlerce işgörenle yapılan görüşmeler
baz alındığında, sonuçlar şu şekilde özetlenmiştir: “Bir çalışanı dinlemek en
önemli şeydir”.
Çoğumuzun
dinleme konusunda oldukça zayıf olmamızın asıl nedeni, bu konu üzerinde çok
ender
olarak pratik yapıyor olmasıdır. Bazılarımızın nasıl dinlememiz gerektiği konusunda eğitildiyse de, dinlemedeki etkinlik ona verilen önem ve ilgi ile artmaktadır.
olarak pratik yapıyor olmasıdır. Bazılarımızın nasıl dinlememiz gerektiği konusunda eğitildiyse de, dinlemedeki etkinlik ona verilen önem ve ilgi ile artmaktadır.
Güçsüz bir
dinlemenin ana nedeni düşünme hızı ile kişinin konuşma oranı arasındaki
farklılıktır. Bu da, dakikada ortalama 125 ile 175 kelime konuşma oranı ile
dakikada 500’den 1000 kelimeye kadar olan ( bazı durumlarda 5000 ) beynin düşünme kapasitesi arasındaki farkı
ifade etmektedir. Bu durum, araba ile saatte 55 mil yapan bir kişinin, saatte
550 mil yapan bir jetin onun önünde gitmesini görmesine benzerlik göstermektedir.
Araba umutsuz bir şekilde geri kalacaktır.
Dinleme
sürecinde de, aynı şey söz konusudur. Beyin dakikada 125-175 kelimenin girmesi
ve çıkması süresinden çok daha hızlı bir şekilde işlemektedir. Bu, içinde yer
alınan ikili konuşmalarda gözlemlenebilir ve ispatlanabilir. Böylece, dinleyicinin
çok uzakta kaldığı görülecektir.
ETKİN DİNLEMEYİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
·
Dil : İletişim, etkilemek için
değil, ifade etmek içindir. Bu nedenle de, etkin dinleme ve dolayısıyla etkin
bir iletişim için dilin, anlamayı kolaylaştıracak şekilde etkin bir biçimde
kullanılması gerekir, ki bu da dilin, kurallarına uygun olarak kullanılması
anlamına gelmektedir.
·
Semantik ( Anlam Bilim) : Bazı kelimelerin birden çok anlamı olması
iletişim için ciddi bir sorundur. Örneğin İngilizcedeki binlerce kelimeden, en
çok kullanılan beş yüz (500) kelime, ortalama 28 farklı anlama sahiptir, ki bu
da büyük karışıklıklara yol açabilmektedir.
Örneğin, “round (yuvarlak)”
kelimesinin 70’den fazla anlamı vardır. “Fast” kelimesinin de birçok anlamı olmakla
birlikte, bazı anlamlar da kendi arasında tutarsızdır. Örneğin, “fast” color
(hızlı renk) koşmayan insan anlamına gelmekte oysa “fast” horse (hızlı at) çok
iyi koşar anlamına gelmektedir. Bu nedenle, kelime anlamlarının bilinmesi,
etkin bir dinlemeyi kolaylaştıracak, yanlış anlamaları engelleyecektir.
·
Ses Tonu : Söylenilen şeyin nasıl
söylendiği de çok önemli bir noktadır. Örneğin, sevimli ve samimi bir selamlama
işyerinde iyi bir gün geçirilmesini sağlayabilecek, aksi ve hırçın bir
“günaydın” ise tam tersine neden olabilecektir.
Aşağıdaki ifadeler, italik kelimeleri
vurgulayarak, yüksek sesle tekrarlandığında, farklı anlamlara gelen neticeleri görülebilir:
“Ben onun kötü bir
eğitmen olduğunu söylemedim.”
Buradaki anlam, bir
tür yalanlama, inkar etmedir.
“Ben onun kötü bir
eğitmen olduğunu söylemedim.”
Burada anlam
direk bir inkar etmedir.
“Ben onun
kötü bir eğitmen olduğunu söylemedim.”
Kelimelerle
belirtilmese de saklı olan anlam hala bellidir.
“Ben onun
kötü bir eğitmen olduğunu söylemedim.”
Gördüğünüz
gibi o hala kötü bir eğitmen.
Bu
örneklerden de anlaşılacağı üzere, tonlamadan kaynaklanacak yanlış anlamaları
önlemek için ses tonuna dikkat edilmesi gerekmektedir.
·
Kişisel İlgiler : Kişisel ilgiler de etkin dinlemeyi etkileyen
faktörlerdendir. Konunun içeriği eğitileni kişisel olarak etkilediğinde,
iletişimin etkinliği fark edilir şekilde yükselmektedir. Başka biri açısından
konuşulduğunda, o kişi de konuşmaya dahil olmuş olur ve daha etkin bir iletişim
ortaya çıkar.
·
Hisler (Duygular) : Bir diğer faktör de
duygulardır. Duyguların başkalarıyla ilişkideyken iletişimde tahribat
yaratacağını fark edilebilir bu engel minimuma indirgenebilir. Bu nedenle,
duyguların kontrol edilmesi, etkin dinleme açısından önemli bir noktadır.
Duyarlı ve hassas kelimeler ya da konular iyi tespit edilmeli ve dikkatle ele
alınmalıdır.
Ayrıca,
duyguların bütün iletişim süreçlerinde yer aldığını hatırlamak önemlidir. Bir
kimsenin söylemek istediği ile söylediği şeyler aynı olmayabilir ve çoğu zaman
da yüreğinin duyduğu, kulağın işittiğinden çok daha farklı olabilir. Örneğin,
“iyi işler Mr. Smith” sözü Smith tarafından şöyle algılanabilir: “ Bu kez
benden ne istiyor acaba?”
·
Yerleşmiş Fikir ve İnançlar : Bazı durumlarda, bazı
fikir ve inançlara takılıp kalınması da yeni konuları dinlemeye, yeni fikirler
edinmeye, yani etkin olarak dinlemeye engel oluşturabilir. Bu nedenle
dinlerken,konu inancımıza tamamen zıt olsa bile kendi fikir ve inançlarımızı
bir süre için bir kenara bırakarak anlatılanı dinlememiz ve yeni fikir ve
inançlara açık olmamız etkin olarak dinlememize yardımcı olacaktır.
·
İlgi : Başka birinin aracılığıyla,
bir kimsenin mesajını almada asıl gerekli olan alıcının ilgisidir. Alıcı,
konuya ilgi duyduğunda konuyu tüm dikkatiyle dinleyeceğinden etkin dinleme de
sağlanmış olacaktır. Özellikle eğitim programlarında, oturumun sürekli olarak
ilgi çekici ve bilgi verici olacak şekilde korunması ve katılımcıların
ilgisinin yenilenmesi etkin dinleme adına çok önemli bir noktadır.
·
Fazlasıyla Uzun Konuşma : Gerek yazılı, gerek sözlü iletişimde gereğinden
uzun konuşmaya veya yazmaya başlama
alıcının dikkatini dağıtıcı bir etki oluşturmaktadır, ki bu da ilginin önemli
ölçüde azalmasını ve bir süreden sonra da dinlemenin tamamen durmasını
beraberinde getirecektir. Zaman mesajın asıl girdisiyle bağdaşmayan ve esas
amaca katkıda bulunmayan kelimelerle ya da sayfalarla harcanamayacak kadar
kısıtlıdır.
·
·
Çıkarımlar : Birçok insan bütün unsurlar yerine oturmadan hemen sonuca ulaşmak ister.
Bu nedenle de çoğu zaman, daha sonradan yanlış olduğu ispatlanabilen
varsayımlarla ya da çıkarımlarda bulunur, ki bu da etkin dinlemeye bir engel
teşkil eder. “Ama ben sanmıştım ki,” “Ama sen öyle demek istememiş miydin,”
gibi ifadeler, hata yapmaya neden olan çıkarımsal düşüncelerin olduğu
iletişimlerden sonra söylenmektedir.
·
Eğitim açığı : Etkin dinlemeye bir başka engel
ise dinleyicinin eğitim düzeyinin yeterli olmamasıdır. Bu durum verilen mesajın
anlaşılma derecesini düşürdüğü gibi,
zaman kaybına da neden olur. Bu nedenle, anlamanın ve buna bağlı olarak
etkin bir iletişimin sağlanabilmesi için dinleyicinin belli bir eğitim almış
olması gerekmektedir.
·
Mesajın bilgi yükü : Mesajın bilgi yükü belki de etkin dinlemeye
karşı olan engellerden aslında en belirsizi fakat en önemlilerinden birisidir.
Eğer verilen mesaj içerik bakımından 1’ den fazla mesajdan oluşuyorsa bu,
dinleyicinin kafasının karışmasına, ilk olarak verilen mesajın unutulmasına yol
açabilir. Bu nedenle, etkin dinlemeyi sağlayabilmek için, aynı mesaj içine çok
fazla bilgi yüklenmemesi daha uygun olacaktır.
·
Konunun ilginçlik derecesi : Anlatıcı ne kadar iyi anlatırsa anlatsın,
mesajlar ne kadar açık olursa olsun; eğer bir konu dinleyicinin kişisel ilgi
alanlarından birine girmiyorsa veya ona ilginç gelmiyorsa mesajın etkili olma
şansı azalır. Örnek vermek gerekirse spordan hoşlanan birinin katılacağı
sportif konulu bir paneli dinleme tarzı ile zoraki katıldığı veya bir görev
sonucu katıldığı hiç ilgisini çekmeyen feminizm konulu toplantıyı dinleme tarzı
farklı olacaktır.