Kötü Yöneticinin Karakteristik Özellikleri
Bugüne
kadar hep ‘iyi bir yönetici, iyi bir lider nasıl olunur?’ tarzında yazılar
okudunuz. Şöyle yaparsanız iyi yöneyici olursunuz, böyle yaparsanız iyi bir
lider olursunuz. Bu yazıda kötü yönetici nasıl olunur, onu göreceğiz. Kötü
yöneticilerin de ortak özellikleri var. Kayırmacılık, ayrımcılık, eleştirileri
insan içinde, övmeyi kapalı kapılar ardında yapmak, dinlememek, sorumluluk
vermemek, hakaret etmek, aşırı otoriter davranmak kötü bir yöneticinin en
belirgin özellikleri.
Şu bilinen
bir gerçek ki, işten ayrılmalarda en yaygın sebep işyeri değil kötü yönetici
oluyor. Eğer kötü bir yöneticiye denk düşerseniz işiniz zor.
Kötü bir
yönetici hem iş hayatınızı hem özel hayatınızı zindana çevirebilir. Pek çoğumuz
bir dönem kötü bir yönetici ile çalışmış ya da çalışana tanık olmuştur. Kötü
yöneticilerin de bir takım ortak özellikleri var. humanresources.about.com’da
çalışanlara kötü yöneticilerin karakteristik özellikleri sorulmuş, gelen
cevaplara bakılırsa kötü yöneticilerin en belirgin özellikleri adam
kayırmacılık, iletişimsizlik, bağırma, hakaretlerde bulunma, çalışanı takdir
etmeme, bütün başarıyı üstüne alıp başarısızlıkları çalışana yükleme olarak
sıralanmış. Bu listeye bizde bazı eklemeler yaptık, bakın bakalım siz de kötü
bir yöneteci misiniz?
Kötü
yöneticilerin en karakteristik özellikleri şöyle sıralanıyor;
-
Kayırmacılık ve ayrımcılık yapmak. Kayırmacılık çalışanların bir patronda
görmek isteyecekleri son şey. Patronun torpillisi, ki bu patronun arkadaşı,
eşi, dostu, akrabası veya sevgilisi olabilir, daima el üstünde tutulur. Bu
kişilerin hataları, düşük performansları bir şekilde hep örtbas edilir, güzel
işler onlara paslanır, terfiler, ekstra izinler vs hep onlaradır. Kayırmacılık
yapan patron çalışanın gözünde değer kaybeder.
- Adalet
duygusundan yoksun olmak.
-
‘Yalakaları’ terfi ettirmek. Yalakaların bir yerlere geldiğini görmek çalışanda
çok derin bir hayalkırıklığı yaratır. Hem patrona hem de şirkete olan güveni
sarsar.
- Yasal
haklara karşı duyarsızlık.
- Kişilik
haklarına saldırı.
- Yönetme,
yönlendirme ve koordinasyon eksikliği.
-
Otoriteyi ele geçirmek ve uzun süre otoriteye sahip çıkma arzusu.
- Kötü bir
yönetici bütün başarıları kendine mal eder, tüm başarısızlıkları ise
çalışanlarına. Bir şeyler yanlış gittiğinde anında topu çalışana atar ve
kendisi o olaydan uzaklaşır.
- Yüksek
sesle bağırarak konuşur, hakaretler yağdırır.
- Sık sık
karar değiştirmek de kötü bir yönetici özelliği, bu durumda çalışanlar ne
yapacaklarını bilemez, sonunda olan da yine onlara olur.
- Çalışanı
ödüllendirmeyi, takdir etmeyi bilmez.
- Çalışanı
herkesin gözü önünde eleştirir, övgüyü yalnızken yapar.
- Çalışanı
motive etmeyi, performansını arttırmayı beceremez, iyi bir personelin işten
soğumasına, verimsizleşmesine sebep olur.
-
Eleştiriye asla tahammülü yoktur, en ufak bir eleştiride kendini kaybeder.
Başkalarının karşı fikirlerine tahammül edemez.
- Bir grup
içinde ayrı fikirleri yönetemez.
-
Çalışanına güven duymaz, ona sorumluluk vermez.
- Zor bir
koşulla mücadele etmeye cesareti olmaz.
- O
pozisyon için yetersizse ve bu yetersizliği örtbas etmek için çalışanlarına
ekstra yük yüklüyorsa o yönetici kötü yöneticidir. Bu durumda sizin elde etmiş
olduğunuz başarılar hep ona yüklenir.
- Sözünü
tutamaz, çalışanlarının haklarını üst yönetime savunamaz. Cesareti yoktur.
- İletişim
kurma becerisi yoktur.
- Basit,
tatlı dille halledilebilecek bir sorunu büyük bir kaosa dönüştürmek ve çözümsüz
hale getirmek çok iyi bir kötü yönetim örneğidir.
-
Çalışanına suçlamalar ve yorumlar karşısında cevap verecek zaman tanımaz.
Çalışana gözdağı verir, tehdit eder.
- Mobbing
uygular.
-
Kendisine bir türlü ulaşılamaz.
- Sorun
çıktığında ortadan kaybolur, çalışana sahip çıkmaz. Yeri geldiğinde çalışanı
bir piyon gibi kullanır.
- Organize
olamaz.
- İşleri
delege etmez.
- Yönetici
olacak kalifikasyonlara sahip değildir ki çoğu zaman da tüm sorunların kaynağı
budur, insan yönetmeyi bilmez, insan ilişkilerinden anlamaz ki bu özellik bir
yöneticinin olmazsa olmaz özelliğidir. O nedenle tüm yöneticilerin insan
kaynakları hakkında asgari bilgi sahibi olması gerekir.
- Bu
arada, ‘mikro yönetim hastalığı’ da kötü bir yönetici özelliğidir. HRM Kurucu
Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, mikro yönetim hastalığını şöyle açıklıyor:
“Mikro-yöneticiler diğerlerini kontrol etmekten bir türlü vazgeçemediklerinin
farkına varan son kişiler olurlar, aşırı detaycı, kontrolcü ve uçtadırlar;
çalışanların verdiği her karar üzerinde sürekli fikir yürütürler, sorumluluk
kabul etmez, hesap vermeye yanaşmaz ve kendi hatalarını yükleyecek günah
keçileri yaratırlar. Kişileri nadiren geliştirirler, çoğunlukla geliştirmek
yerine kullanırlar ve yaratıcılıklarını teşvik etmek yerine sonuçları kontrol
etmeyi yeğlerler. Rekabetten korktukları için kendilerine meydan okuyabilecek
yetenekli, birikimli ve deneyimli kişileri çok nadiren işe alırlar.
Mikro-yöneticiler örgütlerini giderek dilsiz-sessiz bir hale getirme
eğilimindedirler.”
Çıkış
mülakatlarına dikkat
Kötü
yöneticilerle başa çıkmak kolay değil, kişi huzursuz bir ortamda çalıştığından,
otoriteye boyun eğmek zorunda kaldığından hem psikolojisi hem de fiziksel
sağlığı bundan etkileniyor. Kimi zaman işten ayrılma yolunu seçiyor, hatta
işten ayrılmaların ciddi bir kısmının nedeni kötü yöneticiler dedik. Bu durumda
şirket sadece iyi elemanını kaybetmiş olmuyor, şirketin ününe de leke
sürülüyor. Sağda solda, çalışmış olduğu o şirkette nasıl bir muamele gördüğünü
anlatan çalışan, o şirketin potansiyel adayları açısından da tehlike yaratıyor.
Bu açıdan bakınca işten çıkışta çalışanlara yapılan çıkış mülakatları çok önem
kazanıyor.
Vergi,
denetim ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers Türkiye İnsan Kaynakları
Hizmetleri Direktörü Murat Demiroğlu, sadece teknik anlamda başarılı olduğu
için yönetici yapılanlar, kişi yöneticiliğe hazır olmadan yapılan atamalar ve
görevlerin açık ve net bir şekilde anlatılmaması nedeniyle iş hayatında ‘kötü’
yöneticilere rastladıklarını söylüyor ve bunda en az kişi kadar kurumun ve
koşulların da etkisi olduğunu söylüyor: “Kendinin güçlü ve gelişmiş yanlarının,
kapasite ve potansiyelinin farkında olmayan, hayattan, işinden, çalıştığı kurum
ve kişilerden beklentilerini netleştiremeyen kişiler yönetim kademesinde bocalayabiliyorlar.
Güçlerini masalarından ve unvanlarından alan kişilerde zaman ilerledikçe
yetersizlikler daha net görülmeye başlıyor. Özellikle çalıştığı kişileri ya
tamamen kendileri gibi görüyorlar ya da kendilerinden bambaşka gördükleri için
anlayamıyorlar. ‘Söylerim yaparlar, ben dedim oldu’ tarzı baskıcı tutumlar,
aşırı güven ya da güvensizlikten kaynaklanan salıverme tarzı yaklaşımlar ne
yazık ki çalışanları çok zorluyor. Kişiye ve duruma göre hareket, en az sonuç
kadar insan odaklı yaklaşım, anlık ve dönemsel başarı yerine istikrarlı ve
düzenli performans gibi konuları öğrenmeleri deneyim ve gelişime açıklık ile
mümkün.”
Her görev
farklı bir yetkinlik gerektirir
Kötü
yöneticilerin en büyük sebeplerinden biri de yönetici seçim aşamasında yapılan
hatalar. Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, ‘Peter ilkesi’nin bu konuya güzel bir örnek
olduğunu söylüyor; “Peter ilkesine göre, insanlar bulunduğu konumda başarılı
oldukları için yükseltilirler ve bu uygulama başarısız oldukları yönetim
kademelerine kadar sürer. Burada hem ödüllendirme vardır, hem de aldığı görevi
başaran kişinin daha zorunu ve kapsamlısını yapabileceğine inanılması eğilimi
vardır. Ancak bu durum sağlıklı ve tutarlı bir yaklaşım değildir. Her görev
farklı yetkinlikleri gerektirir. Bu sebeple insan kaynakları bölümleri,
yöneticilerin her yeni görevinde/atamasında o alanın gerektirdiği yetkinliklere
ve davranışsal özelliklere sahip olup olmadığını da değerlendirmelidir.”
Türklere
has özellikler
Saydığımız
kötü yönetici özellikleri dünyanın hemen hemen her yerinde geçerli. Ama bazı
özellikler ülkeden ülkeye daha belirginleşiyor. Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka’ya
Türklere has yönetim özelliklerini sorulduğunda Nazlıaka, Türk yöneticilerin en
olumsuz özelliklerini şöyle sıralamış:
- Biraz
gelenekselciyiz, Türk yöneticiler değişime normalden daha çok direnç
gösteriyorlar.
- ‘Ben’
kavramı maalesef ön planda.
-
Duygusaldırlar, iltifatı ve pohpohlanmayı severler.
- Yetki
devretmeyi güç kaybetmek olarak algılarlar.
-
Astlarına güvenmekte zorlanırlar, kontrolü ellerinde tutmayı severler. Ekstra
bir fayda sağlamayacağını bilseler de – bu kontrolcü özelliklerinden
kaynaklanan bir tutumm – iş yerinde vakit geçirmeyi önemserler.
- Haklı
çıkmayı ve otoritelerine itaat edilmesini severler.
- Her şeyi
bildiklerini düşünürler.
- Makam ve
terfi beklentileri yüksektir.