Yöneticilerin Sık Yaptığı Hatalar
İş yönetimi ile ilgili üniversitelerden aldığımız eğitimlerden sonra , iş hayatına atıldığımızda birçok şey daha öğreniriz. İşlerin “doğru” bir şekilde nasıl yapıldığını anlayabilmek için yöneticilerimizi izleriz. Acemilik döneminde edindiğimiz - iyi veya kötü bu izlenimler, büyük bir olasılıkla ilerideki çalışma tarzımızı etkiler. Bir çok çalışan kendisine ilk amirini yani bağlı olduğu ilk yöneticiyi örnek alır. Bu yüzden yöneticilerin bir kaç şeye değil pek çok şeye dikkat etmeleri gerekir. Burada iş sadece yöneticilere değil şirketlere de düşüyor. Kurumsal şirketler yönetici yetiştirme konusuna yeterli özeni gösteriyor ama aile şirketlerinde maalesef bu konu çokta önemsenmiyor. Genellikle yöneticiler yeterli eğitimi almamış, tecrübesiz ya da yöneticiliğe uygun olmuyor. inanın bana yüzlerce şirkette bu duruma tanık oldum. Yöneticiler de gördüğüm hataları sizler için derlemeye çalıştım.
İşinizin büyüklüğü, sektörü veya belli kurum kültürü ne olursa olsun, bir yönetici olarak başarılı olmak istiyorsanız, aşağıda yer alan yönetim hatalarını yapmamak hayati önem taşımaktadır.
1. Çalışanlar her hata yaptığında yeni bir prensip koymayın.
İnsanlar hata yapar. Aşırı tepki vermeyin. İnsanlar bazen büyük hatalar yapabilir – örneğin bir arkadaşından gelen e-postadaki bilgisayar oyunu bağlantısını açıp, internette oyalanmak, ya da kritik bir mesaj gönderecekken, yanışlıkla “herkese gönder” tuşuna basmak gibi. Bunlar genellikle tek seferlik hatalardır. Üzerinde durmayın.
Biri tek bir toplu iğneyi yanlışlıkla evine götürdü diye, kalenin etrafına bir duvar daha çekmenize gerek yok. Bunun yerine, hatasını gördüğünüz kişiyle bire bir görüşerek, söz konusu hatanın ne olduğu, hangi sonuçları yarattığı, o kişinin nasıl veya neden belli bir şekilde davranması (ya da davranmaması) gerektiği hakkında açık açık konuşun. Bu görüşmeyi sürekli soru cümleleri ile yaparsanız, çalışanınız hatasını daha iyi görür ve nasıl giderilebileceğini de anlar.
2. Yalan söylemeyin.
Bir başka deyişle, gerçeği saptırmayın, bilgi saklamayın veya olmayan bir şeyi uydurmayın – niyetiniz iyi olsa bile. Şeffaf olmaya gayret edin: Çalışanlarınızı bilgilendirmezseniz, size güvenmezler. Eğer bir şeyler ters gidiyorsa, onlara da söyleyin. Endişeleriniz varsa, onlarla paylaşın. Gelecek hafta sonuna kadar bitirilmesi gereken bir iş varsa ve “ya bitmezse?” diye endişeleniyorsanız, durumu çalışanlarınızla da görüşün. Onları işle ilgili olup biten her şeyden – yasal sınırları ve gizlilik ilkelerini gözeterek - haberdar edin. Zor konuşmalardan kaçınmayın ve aklınızdan geçenleri dürüstçe söyleyin. İnsanları zorlayarak, davranışlarını veya duygularını kontrol etmelerine k zorunda bırakmayın.
3. Sert olmanız gerektiğinde
Şirket politikalarının veya üst yönetimin arkasına saklanmayın.
Eğer bir şirket politikası mantıklıysa, bunu savunun ve nedenini açıklayın. Ama mantıksız veya dayanaksız olduğunu görüyorsanız, açıkça söyleyin. Çalışanlarınızdan biri bir istisna yapılmasını istiyorsa ve bu mantıklı bir talepse, onu destekleyin ve birlikte mücadele edin. Ama istenen şeyin savaşmaya değmeyeceğini düşünüyorsanız, çalışanınıza neden böyle düşündüğünüzü açıklayın. Tavrınızı belirleyin, kararınızın arkasındaki nedenleri açıklayın ve geri dönmeyin.
4. Çalışanlarınızı gözetlemeyin.
Onları yapmamaları gereken bir şeyi yapıyorlar mı ve şirket kurallarını çiğniyorlar mı diye kameralarla, özel bilgisayar donanımları ile veya arkalarında dolaşarak gözetlemeyin. Bunun yerine onlara işe bağlılık ve güven prensiplerini öğreterek benimsemelerini sağlayın. Kuralların bozulmasına göz yummayın, ama sadece hatalı bir karar verdi diye, veya geçmişte yaşanan bir sorun için kimseye hapis cezası vermeyin.
5. Baş belası olmayın.
Önemsiz işleri birilerine verip sonra da o kişileri sürekli gözetleyerek kontrol etmeye çalışmayın ve bir sorun gördüğünüz anda verdiğiniz sorumluluğu hemen geri almayın. Böyle yapmak yerine, kişilere başarılı olabilmeleri için yetki verin. Daha geniş sorumluluklar verirken, onları “neyi”, “neden” ve “nasıl” yapacakları konusunda bilgilendirin ve net olarak yönlendirin. Kişisel sorumluluk duygusu kazanmalarına yardımcı olun
6. İnsanları tehdit etmeyin.
Tehdit ve sindirme yöntemlerinin her çeşidi zayıf yöneticiliğin işaretleridir. Başarılı bir lider, iyi bir ekip oluşturabilmek için insanların hevesle ve tüm enerjileriyle katılmak isteyecekleri pozitif bir çalışma ortamı yaratmak gerektiğini bilir. Çalışanlarınızla, sorumluluklar ve ulaşılan pozitif ya da negatif sonuçlar hakkında tehdit kullanmadan da tartışabilirsiniz.
7. İmkansız olan bir şeyi istemeyin.
Sırf anlayışsız patronunuz tarafından sizin üzerinize yüklendi diye, imkansız bir işi yapmaları için çalışanlarınızı zorlamayın. Bunun yerine, söz konusu taleple ilgili patronunuzla görüşerek uygun bir çözüm bulmaya çalışın. Daha sonra çalışanlarınıza ihtiyaç duydukları kaynakları ve desteği sağlarsanız, istenen hedefe ulaşabilir, hatta daha fazlasını bile yapabilirler.
8. Çalışanlarınızdan etik dışı bir şey yapmalarını istemeyin.
İnsanları doğru bir iş yapmakta zorlanacakları bir durumla karşı karşıya bırakmayın. İnsanlardan baştan savma bir iş yapmalarını, bir hatayı görmezden gelmelerini, bir raporda hile yapmalarını veya başkalarını yanlış yönlendirmelerini asla istemeyin. Çalışanlarınızın arkasında durun. Mükemmel bir iş çıkarmak istediklerine ve şirkete bağlı olduklarına inanın. Prensibiniz her zaman çoğunluğun iyiliğini savunmak olsun.
9. İnsanları aileleri ile işleri arasında bir seçim yapma durumunda bırakmayın.
İstirahat izni veya diğer insan kaynaklarıyla ilgili şirket kuralları konusunda çok katı olmayın. Esnek davranmazsanız, o kurallar çiğnendiğinde hiç şaşırmayın. Bunun yerine, izin koşulları ile ilgili kararlara sağduyu ve insaniyet ile yaklaşmaya çalışın. Bir çalışanın sevdiği bir yakını vefat etmiş ve şehir dışındaki cenaze törenine katılmak için izin istiyorsa, bu talebine anne veya babası vefat etmiş gibi anlayış gösterin. İşe yeni girmiş bir elemanın bebeği doğacaksa, işini kaybetme endişesi olmadan hastanede bulunmasına izin verin.
10. Verdiğinizden çok daha fazlasını istemeyin.
Örneğin, bir projeyi zamanında tamamlayabilmek için gece boyunca çalışmış bir elemanı sırf işe birkaç dakika geç geldiği için haşlamayın. Eğer mesai saatlerine kesinlikle uyulmasını istiyorsanız, bunu net bir şekilde ifade edin ve hem işe başlama, hem de bitiş saatleri için geçerli kılın. Çalışanlarınızın şirket hedeflerine ulaşmak için gayret göstermelerini, sorumluluk almalarını ve işleri tamamlamak için geç saatlere kadar çalışmalarını istiyorsanız, işe başlama saati konusunda fazla titizlenmeyin. Bunun yerine çalışanlarınızla, neye önem verdiğiniz, işe başlama saatinin o konuya etkisi ve çalışma saatleriyle ilgili beklentilerin ne kadar uygun veya gerekli olduğu hakkında konuşun.
11. Elemandan müdürlüğe geçişi yapamamak
Şirketin bir elemanıyken size bir iş verilir ve sizden bu işi yapmanız beklenir. İşiniz her ne kadar takım çalışması gerektirse de sonuçta size verilen görevden siz sorumlusunuzdur. Fakat siz, idareci/müdür olduğunuz zaman her şey değişir. Birden bire, sadece kendinizin değil, bütün grubun ortaya koyduğu sonuçlardan siz sorumlu olursunuz.
İdareci olmak yepyeni iş yeteneklerine sahip olmanız gerektiği anlamına gelir; mesela insanlarla iletişim yeteneği… Pek çok yetenekli eleman, elemanlıktan müdürlüğe geçişte başarılı olamadıkları için, çok kötü idareciler olabilmektedirler.
12.Net hedef ve beklentiler koymamak
Etkili performansa ancak net bir hedefle ulaşabilirsiniz. Eğer çalışanlarınıza hedefler belirlemezseniz, şirketinizin ilerlediği bir yön de olmaz. Bunun sonucunda, elemanlarınızın motivasyonu hızla düşer ve işe gelmek bile istemezler. Elemanlarınızla bir toplantı yapın ve onlara gerçekçi, ulaşılabilir hedefler belirleyin. Çalışanlarınızı karanlıkta bırakmayın ve onlara, size ve şirketinize yardımcı olabilmeleri için, yardım edin.
13. Yetki vermeyi başaramamak
Pek çok idarecinin başarısız olmasının en büyük sebebi yetki vermekteki başarısızlıklarıdır. Pek çok idarecinin kanıtlamaya çalıştığının aksine, her işi tek başınıza yapamazsınız. Yapabilecek olsanız bile her şeyi tek başınıza yapmak hiç de etkili bir zaman yönetimi değildir. Üstelik başarılı bir idareci her işi kendisi yapan değildir.
14. İletişimde başarılı olamamak
Pek çok şirkette, çalışanlar, nelerin olduğundan bihaberdirler. Fakat bilgi, güçtür. İdareciler, bütün bilgileri ellerinde tuttuklarında gücü de ellerinde tutuyor olduklarına inanırlar ama bu doğru değildir.
Bazı idareciler, çekingendirler ve çalışanlarıyla sosyal ortamlarda bulunmaktan, onlarla iletişim kurmaktan kaçınırlar. Bir kısmı ise elemanlarıyla konuşmayı tercih etmezler.
Fakat sağlıklı işleyen bir şirkette iletişim önemlidir. Çalışanların da şirkette olanlar hakkında bilgi sahibi olmaları önemlidir. Böylece, en alttaki çalışan bile, duruma en uygun kararı hızlıca, müdüre sormasına gerek kalmadan verebilir.
14. Çalışanlara vakit ayırmamak
Bazı elemanlarınız için siz, bir kaynaksınız. Diğerleri için, güvenilir bir iş arkadaşısınız, bir diğeri için akıl hocası, başkası için ebeveyn ya da antrenörsünüz. Elemanlarınız sizi nasıl görüyor olurlarsa olsunlar, hepsi, kariyerleri boyunca, sizin zamanınıza ve rehberliğinize ihtiyaç duyarlar. İdareci olmak, insanlarla çalışmak demektir ve size de insanlar için, ihtiyaçları olan zamanı ayırmalısınız.
15. Çalışanlarınızın başarısını fark etmemek
Günümüzde, çalışanlarınızın başarılarının farkında olmanız her zamankinden daha önemli. İdarecilerin yaptıkları en büyük kavram hatası elemanlarını tanımak istememeleri. Pek çok idareci, çalışanlarını ödüllendirmenin önemli olduğunun farkındadır ama bunu nasıl yapmaları gerektiğini bilemezler ve bu işe çaba ve zaman harcamazlar.
En etkili ödül, kişisel ve yazılı bir teşekkür/tebrik, hiç de masraflı değildir. Çalışanınızın başarısını takdir etmek için mutlaka zaman ayırın.
16. Öğrenmemek
Bir idareci, yeniliklere, daima açık olmalı ve içinde bulunduğu iş dünyasının yeniliklerini yakından takip etmelidir. Çünkü idareci yeniliklere uyum sağlayamazsa, şirket de bu durumdan zarar görür.
17. Değişimi kabul etmemek
Değişimi durdurabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Dünyanın sürekli değiştiğini ne kadar çabuk kabul ederseniz, yeniliklere de o kadar çabuk adapte olursunuz. Yeniliklere karşı savaşmak yerine onlara nasıl adapte olacağınızı keşfedin.
Hiç yorum yok