Hemen Oku

Etkili Zaman Yönetimi Kitabını Oku

ETKİLİ ZAMAN YÖNETİMİ
(Zamanı Akıllıca Değerlendirme Kılavuzu)
John ADAIR

KUŞBAKIŞI ZAMAN YÖNETİMİ
“Harcanan zaman VAROLUŞ, kullanılanı ise YAŞAMDIR.” Edward Young
Zamanın devamlı ilerleyen bir şey olduğu hissi sadece insanlara özgüdür.
Bildiğimiz kadarıyla hayvanlar bu gerçeği tecrübe edemiyor. Latince “vakit
nakittir” anlamına gelen tempus fugit evrensel bir nakarat haline gelmiştir.
Peki öyleyse zaman nedir?
“Kimse sormazsa biliyorum; fakat bana sorma ihtimali bulunan birine
açıklamaya kalktığımda bilmiyorum!” St. Augustine bu kelimeleri kâğıda
döktüğünden beri pek bir şey değişmedi. Zaman derken neyi kastettiğimizi
hepimiz bilsek de ne olduğunu açıklayamayız.
Zamanın kendi psikolojisi vardır. William Hazlitt, “Hiçbir genç bir gün
öleceğine inanmaz” demiştir. Gençken insanda bir ölümsüzlük hissi olur; belki de
gençler zaman hakkında biraz mirasyedi gibi davranıyorlar; çok fazla zamanları
olduğunu düşünüyorlar. Fakat can sıkıntısı ve vakti nasıl harcayacağını
bilememek madalyonun öbür yüzüdür.
Genelde zaman geceleyin, gündüze göre daha yavaş geçiyor gibi gelir bana;
diş tabibinin koltuğunda oturup da hekimin gelmesini veya gelince koltuğu
ayarlamasını beklemek gibi…
Belirlenmiş bir faaliyet için ayrılan zaman adeta uçarak gider. İşte bu
yüzden yaşlandıkça zaman hızlı akmaya başlar gibi gelir, seneler daha hızlı geçer,
günler saatler gibi ve saatler dakikalar…
“Yaşlandıkça biyolojik saatimiz sabaha kayar ve sabah insanlarıyla gece
temposunun yavaşlamasıyla kol kola gider –zaman zaman tren istasyonlarıyla
postanelerde gençlere, yaşlı emeklilere keşke ayrı yerler verilse dedirten
durumlara yol açabilen bir şeydir bu.1”
Zaman Disiplini
Zamana daha ticari bir yaklaşım olan “vakit nakittir” mantığı, Orta
Çağ’da İtalyan tacirlerden doğmuştur. Bu mantık Kilise tarafından aşılanan dini
baskı ve ölümün korkutucu yakınlığıyla karışmıştı. Hayat kısaydı ve süresi belli
değildi: Ölüm yastığın altındaydı. Bu yüzden zaman dakikası dakikasına en etkili
şekilde kullanılmalıydı.
“Hayatı sever misiniz?” diye soruyor Franklin. “O zaman zamanınızı israf
etmeyin. Çünkü zaman hayatın ana maddesidir.”
Franklin zamanı parayla kıyaslayan ilk kişi sayılmasa da o günden beri en
ünlü karşılaştırma bu oldu.
 1 Douwe Draaisma-Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer? Belleğimiz Geçmişimizi Nasıl Şekillendirir?
Bak:ozetkitap.com
2
www.ozetkitap.com
Zaman da para da sınırlı kaynaklardır. Karşılaştırmanın ana noktası
burası. Bu yüzden zaman da para gibi değerli bir ticari metadır. Ödünç alınabilir,
kazanılabilir veya çarçur edilebilir. Yine bu bağlamda “vakit nakittir”
şemsiyesinin altında ne teşbihler yatar. Örneğin:
Dün, Karşılıksız çek
Yarın, vadeli senet
Bugün ise nakit, harca onu!
Büyük babalarımız zamanı, elinde tırpanla kum saati taşıyan kel ve yaşlı
bir adama benzetmişlerdir. Belki günümüzde Zaman Baba’yı muhtemel iflasımız
hakkında bizi tehdit eden ve devamlı saati gösteren bir banka müdürü olarak
düşünebiliriz.
Fakat bütün karşılaştırmalar bir noktada biter. Zamanın para olmadığı çok
kesin bir gerçektir. Nitekim, vakti para olarak görmediğimiz düşünceler zihnimizi
devraldığında, zamanın eşsizliğine yeniden kavuşuruz.
Para kazanabilirsiniz ama zaman kazanamazsınız. Fakat para da sonsuz
değildir. Ayrıca kum saatindeki kumlar bankadaki para gibi değildir. Bir Çin
atasözü şöyle der: “Bir kilo altın bir dakika satın alamaz.” Zaman gerçekten de
paradan çok daha önemlidir.
“Vakit nakittir” karşılaştırması aslında, çok faydalıdır ve edebi bir süs olsun
diye söylenmemiştir. Zamana para olarak bakmak için çok olumlu ve büyük bir
yardımcıdır. Para değer yargılarının ölçüm çubuğudur. Eğer zamanımızın
paradan daha önemli olduğunu biliyorsak doğru yoldayız demektir. Bir çoğumuz
parasını daha akıllıca kullanmak veya daha çok kazanmak için ya bankaya
yatırıyor ya da yatırım yapıyor. Pekiyi, kaçımız zaman hakkında aynısını
yapıyoruz?
Arnold Bennett'in 1907'de basılan How to Live on TwentyFour Hours a Day
adlı kitabı Amerika'da on dört baskı yapmıştı. Bennett'in kitaptaki merkez
noktası Londra'ya her gün gidip gelen bir tezgahtarın zamanını iyi ayarladığı
takdirde kitap okumaya bir sürü vakti olduğunu ispatlamak olsa da aynı şey
para kazanma konusunda da uygulanabilir. Henry Ford, Bennett'in kitabından
500 tane alıp müdürlerine dağıttı; diğer bir Amerikan araba firmasının başkanı
18.000 tane dağıttı, her çalışana bir tane…
MÜŞTEREK ZAMAN MESELELERİ
Kaytarıcı
Kaytarma, işleri yapmaktan çok onlar hakkında konuşmayı seven
insanların kötü bir huyudur.
Kaytarmak, ihmal etmek nedir? Daha çok bilgi mevcut olana kadar bir
kararın geciktirilmesiyle arasındaki fark nedir?
En iyi şöyle tarif edilebilir: Hemen yapılması gereken bir işin bilerek,
alışkanlık olarak ve suçlanmayı hak edecek şekilde tehir edilmesidir.
Eğer bazen kendinizin bir kaytarmacı olduğunuzdan şüphe ediyorsanız,
kendinize, “Bunu neden tehir ediyorum?” diye bir sorun.
Eğer doğru dürüst bir cevap bulamıyorsanız, kendinizi hazırlayın ve hemen
bugün konu üstünde çalışmaya başlayın. Ancak bahaneleri sebeplerle asla
karıştırmayın. “Bugünün işini yarına bırakma” demiş Franklin.
3
www.ozetkitap.com
Kaytarmak, geçen haftanın işini yapmak demektir. Bugünün işini yarına
bırakarak kendinize iş yığmak demektir. Unutmayın “yarın” haftanın en meşgul
günüdür.
Kaytarma, dünyadaki en azılı zaman katilidir. Bir bakıma “zaman
hırsızıdır.” İyi bir yönetici olmak istiyorsanız, bu kelimeyi sözlüğünüzden
atmalısınız. Kendinize karşı bu konuda acımasız olun!
Zaman Yönetimi-Kişisel Bir Meydan Okuma
Zamanı kullanmadaki etkinliğinizi artırma çabanız, daha iyi bir golf
oyuncusu olmaya çalışmaya benzer. En yüksek skor 18'dir; bu da ardı ardına 18
isabet demektir. Bu işi başarmanın neredeyse imkânsız olduğu aşikâr. Fakat bu
zor hedef, hevesli golfçülerin amaca ulaşmak için kendilerini daha da
zorlamalarını sağlar. Başarmaya çalışırken tevazuu öğrenirler. Siz de zamanı
daha ekonomik kullanıp az zamanda çok is yapmaya başlamak için kendinize
basit hedefler seçin. Kusursuzluk mümkün olmasa da mükemmeliyete
ulaşabilirsiniz.
Neden yeni bir sayfa açmıyorsunuz? Yeni bir başlangıç için hiçbir zaman
çok geç değildir. Fakat hiç şüpheniz olmasın ki kendinize ve diğer insanların
zamanına hükmetmeyi öğrenmek istisnai bir şekilde zor bir görevdir. Zorluğun
sizi geride bırakmasına izin vermeyin, onu kendinize bir meydan okuma olarak
algılayın.
Goethe bir keresinde, yazarların kitaba başladığını okuyucuların da
bitirdiğini söylemişti. Eğer bu cümleyi özetleyecek olsaydım şöyle derdim: Bu
kitap zaman yönetimi için haritaları ve tabelaları verir, motivasyon gücünü sizin
sağlamanız gerekir.
Bir dakikalığına durun ve kendinize sorun: “Gerçekten zamanımı daha iyi
değerlendirmek istiyor muyum?
Yeni Bir Sayfa Açmak
Kişinin hayatını 24 saatlik günlük süreçte daha dolu dolu ve rahat
yaşaması için gerekli olan düzenlemenin en önemli ilk çıkış noktası bu görevin
aşırı zor olduğunu ve gerektirdiği sonsuz efor ve fedakarlıkları sakin bir şekilde
fark edip kabullenmektir. Bunun hakkında daha fazla ısrar edemem.
İdealinize elinize kalem ve kâğıt alıp zekice planlar yaparak ulaşacağınızı
sanıyorsanız bu işi hemen bırakın.
“Savaşa hazır olduğumu varsayalım. Düşünce dolu cümlelerinizi okuyup
kavradığımı ve yapman gerekeni ölçüp biçtiğimi de kabul edelim. Peki nasıl
başlayacağım?”
Sayın beyefendi, sadece başlayın. Herhangi bir sihirli başlangıç metodu
mevcut değil. Eğer bir yüzme havuzunun başında duran veya dalmaya
hazırlanan bir kişi size, “Nasıl dalayım?” diye sorarsa, ona, “Sadece dal, nefesini
tut ve dal” dersiniz.
Bize devamlı verilen zaman stokunun en büyük güzelliği, önceden
harcayamayacak oluşumuzdur. Gelecek sene, yarın, bir saat sonrası; hepsi de
bütün kariyerimiz boyunca hiç hata yapılmamışçasına el değmemiş ve
mükemmel bir şekilde bizi bekliyor.
Çok moral verici ve mutlu edici bir gerçek. İsterseniz her saat başı yeni bir
sayfa açabilirsiniz. Bu yüzden hiçbir amaç; gelecek haftanızı hatta yarınınızı bile 
4
www.ozetkitap.com
çalamaz. Suyun haftaya daha ılık olacağını hayal edebilirsiniz. Hayır, daha da
soğuk olacak.
Arnold Bennett
Franklin'in sözlerini hatırlayın: “Bir tane bugün iki tane yarına
bedeldir.”
Anahtar Noktalar
İş dağıtmak ve yetki vermek organizasyona olmasa bile size zaman
kazandırır. Amaç kendinizi sadece sizin yapabileceğiniz işe yönlendirmektir.
Verebileceğiniz kadar yetki verin ve başkalarının yapabileceği işleri siz yapmayın.
Fakat yetki vermek tahttan çekilmek anlamına gelmez. Bir kontrol mekanizması
geliştirmeli, onu korumalı ve işi verdiğiniz kişiye karşı da ağırlığınızı koymalısınız.
Diğer bir deyişle, öğrenilmesi gereken kavram, yetki verme sanatıdır.
Herhangi bir insan topluluğunu organize bir şekilde belli bir hedefe
yönlendirmek için toplantılar zorunludur. Fakat, toplantılar aynı zamanda
potansiyel zaman hırsızlarıdır. Kendi zamanınıza duyduğunuz saygıyı, toplantıda
hazır bulunanlarda göremeyebilirsiniz. Bu yüzden, zamanınızı harcayıp
harcamamaları umurlarında olmayacaktır. Böylesi gelişmeleri engellemek için
toplantıdan önce, sonra ve toplantı esnasında gerekli önlemleri almak gerekir.
Faydalı bir kural olarak, herhangi bir toplantıdan önce mutlaka zaman
sınırlaması koyun.
UZUN VADELİ HEDEFLERİ TANIMLAMAK
“Eğer gittiğiniz yeri bilmiyorsanız, istediğiniz yolu seçebilirsiniz.”
Planlama, zaman içinde ileriye dönük düşünme demektir. Planlarda
değişiklik gösteren kısım ise ne kadar uzun bir süreyi kapsayabileceklerini ve ne
kadar kesin olduklarını bilmektir.
Planın kapsadığı süre ve o süreç içindeki uygulanabilirliğinin bir sınırı
vardır. W. Churchill, “İleriye bakmak akıllıcadır, fakat görebildiğinden
uzağa bakmak aptallıktır” demiştir. Belli sınırları aştığınızda artık
düşünmekten çıkıp hayallere dalarsınız.
Amerikalılar, Kültürel olarak kazanmaya İngilizlerden daha çok değer
verirler. Hayatı, bir kazananı ve kaybedeni olan, rekabeti bol bir mücadele
biçiminde görmeye daha çok meyilliler. En büyük olay kazananların safında yer
alabilmektir. Babasının, Başkan Kennedy’nin kafasına kazıdığı şu ifade gibi:
“Mücadelede ikinci gelmek hiçbir yere gelmemektir.”
Spor ve savas birbirlerinin kuzenleridir.
Amaç kelimesinin askeri teori ve uygulamadaki karşılığı hedeftir. Tam
kelime anlamı olarak, birliklerin ilerlemelerinin yönlendirildiği noktadır. Daha
genel anlamda nişan alınan herhangi bir hedef ve sarf edilen gücün
yönlendirildiği, amaçlanan son manasına gelir.
Stratejik hedef kalıbı hem savaş hem de spor için kullanılır. Strateji kelimesi
Yunancadan türemiştir ve bir ordunun lideri anlamına gelir. Strateji anlamına
uygun bir şekilde bir general tarafından yapılan düşünme ve planlamadır.
Generalin hedefi olan düşmanın teslim olmasını sağlamak için planları doğru
sekilde kullanma ve savaş hileleri hazırlayabilme sanatıdır.
Spor ve askeriye alanlarından günlük hayatımıza giren ifadeler dilimize
öğlesine yerleşmiş ve ortak kullanılmaya başlamıştır ki, lehlerinde söylenebilecek
5
www.ozetkitap.com
pek çok şey var. Ancak en azından amaçlar bellidir. Amaçlar ve hedefler
belirlenerek belirsiz arzular somut ve ulaşılabilir hale getirilirler.
Zamanı Hesaplamak
Verimlilik bir işi doğru tapmaktır, etkinlik ise doğru şeyi yapmaktır.
Peki, zamanınızı doğru şeyleri yaparak kullandığınızı nereden bileceksiniz?
Gayet açık ki, yapılacak ilk iş şöyle bir oturmak ve kendinize şu soruları
sormaktır:
• Gelecek üç ay için ana hedeflerim ve amaçlarım nelerdir?
• Benim için neyi başarmak, ilerletmek veya başlatmak önemlidir?
• İşim veya hayatım bir sene sonra şu anda olduğumdan ne kadar
farklı olmalıdır?
Şimdi işin en zor kısmıyla başlayalım: Sandalyenizi geriye doğru
çevirmenizin amacı resmi daha geniş bir şekilde görebilmektir. Günlük rutin
işlerle çok fazla meşgul olanlar, zamanla bir tünelin içindeymiş gibi davranmaya
ve bu açıdan gözlem yapmaya başlarlar. Odunların ağaçlardan elde edildiğini bile
unuturlar. Onlara göre böyle arkaya yaslanıp oturmanın bile bir amacı olmalıdır.
Artık tabii bir hale gelene kadar zaman zaman tekrarlanmalıdır.
Zekanızın bir kamera gibi iki lense sahip olduğunu düşünün. Geniş açılı
lens ortalama büyüklükten çok daha geniş bir resim çekebileninizi sağlar.
Teleskop lens ise orta vadenin içindeki özel bir noktaya odaklanıp detaylarla
uğraşabilmenizi sağlar.
Eğer yüksek bir yere çıkarsanız veya helikoptere binerseniz, hem
bulunduğunuz yeri detaylarıyla beraber tam olarak hem de çok daha uzakları
görebilirsiniz. Kendinizi bir helikopterin içinden gelecek altı ayı seyrederken
düşünün. Böyle bir yükseklikteyken en büyük dağ en kolay gözükendir.
1960'larda Shell firması bahsettiğimiz helikopter bakışını üst düzey
idarecileri arasında başarı için gereken vazgeçilmez bir unsur olarak lanse etti.
İster serbest meslek sahibi olun ister bir firma için çalışın, bu kabiliyete sahip
olmalısınız!
GÜNÜ PLANLAMAK
“İşletmeyle geçen tecrübe dolu bunca yıldan sonra idarecilerle
paylaşabileceğiniz altın bir kuralımız var mı?” diye sorulmuş Peter Drucker'a
Londra'daki bir konferansta.
“İşletme konusunda tecrübem yok, fakat dışarıdan birçok idareciyi
gözlemledim” dedi. “Altın kurallardan biri, yapmanız için para aldığınız şeyin ne
olduğunu gerçekten bilip bilmediğinizi kendinize sormaktır. Cevabın ‘iş’ olduğuna
da inanmayın. Doğru yaptığınız takdirde gerçekten bir fark doğuracak iki ya da üç
şey nedir? Eğer bunu yaparsanız, işin gerisi kendi kendine gelir.”
Önceden planladığınız gününüzde faydalı bir şekilde değerlendirilebilecek
boşluklar olup olmadığına bakın.
Nietzche’in söylediği gibi: “İnsanın içine koyacağı çok şeyi olduğunda,
günün yüz tane cebi vardır.” Boş cepleri doldurmanız muhtemeldir. Çünkü bu
cepler yazılması gereken bir mektup veya yapılması gereken bir telefon
konuşması gibi aniden çıkan işler için biçilmiş kaftandır.
Her gün mesai vaktinizin son dakikalarını ertesi gün yapılacak şeylerin bir
listesini çıkarmakla harcamak çok faydalı olacaktır.
6
www.ozetkitap.com
Ancak, hayranlık duyduğunuz şeyler hakkında çok fazla konuşmaktan
veya zaman yöneticiliği işini abartmaktan kaçının. Eşinize ve çocuklarınıza,
patronunuza ve çalışanlarınıza her gün ne kadar fazla zamanı boşa
harcadıklarını söylemekten uzak durun. Eninde sonunda yönetebileceğiniz tek
zamanın kendi zamanınız olduğunu unutmayın.
EN KIYMETLİ ZAMANINIZ HANGİSİ?
Mantık olarak en iyi işi çıkardığınız zamandır. Bunu deneyerek
anlayabilirsiniz. Sizin için belki de sabahın ilk saatleri, belki öğleden sonra veya
akşamdan sonra en etkili olduğunuz zamandır. Mesela, Winston Churchill
gecenin geç saatlerinde veya sabahın erken saatlerinde en verimli şekilde
çalışabiliyordu. Kahvaltıdan önce kalkmazdı, bunun yerine sabahın büyük bir
bölümünde yatakta kalır, gazeteleri okur, mektupları yazar ve konuklarını kabul
ederdi.
Kimi insan öğle vakti veya ikindiye yakın en iyi şekilde konsantre
olabilir, fakat bu gerçekten de çok istisnai bir durumdur. Bu durumlardaki en
belirgin farklılıklar leylekler ve baykuşların arasındaki farklı özelliklerden
kaynaklanır. Bazı araştırmalar içine kapanık ve çekingen insanların leylekliği,
kendine güvenenlerin de baykuşluğu tercih ettiğini ortaya koydu. Böyle bir tespit
sizin için de geçerli mi?
Birçoğumuz için sabah 10’dan önceki bölüm yalnızlık, konsantrasyon ve
fikir üretme gerektiren işler için en uygun zamandır. En verimli olduğunuz
zamanı keşfettiğinizde, stratejik bakımdan önemli olan işleri ve fikir üretmeyi bu
zamana alın.
İnsan hayatında güneş doğduktan bir zaman sonra uyanmak ve güneş
battıktan bir süre sonra da yatmak gibi tabii bir eğilim vardır. Bu ritmi bozmak
çok zordur; bir kişi, gece vardiyalarından ve bütün gün uyuduktan sonra bile
yorgunluğa karşı temayül gösterir.
Bütün gece uyanık kalmış olsanız bile şafak vakti değişik bir enerjinin
vücudunuza hücum ettiğini fark edersiniz. Bu ritmin motifleri ve ne kadar etkili
olduğu kişinin mizacına, alışkanlıklarına ve tabii ki iklime göre değişiklik
gösterir. Fakat birçoğumuz sabahki bu enerji akımından çok fazla etkileniriz. Bu
yüzden çok dikkat isteyen işleri kahvaltıdan önce veya hemen sonraya koymak
çok akıllıcadır. Sabah ağır iş zamanıdır. Belli toplantıları ve buluşmaları enerji
açısından tepede olmadığınız zamanlara koyun, böylece beyin gücünüzü daha
idareli kullanmış olursunuz.
Yorgunluğun kronik bir hale gelmesini engellemek için kullanacağınız
zamanların tümü çok önemlidir. Yorgunluk ne kadar az olursa veriminizin tepede
olduğu noktaya dönmek o kadar çabuk ve kolay olur. Arabanızı bir süre
kullandıktan sonra değiştirmek, onu eskiyene kadar kullanıp da üç beş kuruşa
satmaktan çok daha akıllıcadır.
Dinlenme araları çok büyük bir rol oynar. Öğle yemeği için bir saat ara
vermek özellikle size bürodan çıkma şansı tanıdığı için çok önemlidir. Daha kısa
aralar için en uygun zamanlar, sabah ve öğlen en verimli saatlerinizi yaşadıktan
sonradır, yani aşağı yukarı saat 11 ve 16.
Aralardan önce, bazen de hem önce hem sonra çok daha fazla iş yapma 
7
www.ozetkitap.com
eğilimi gösteririz. Bu eğilimde araları bir kayıp olarak değerlendirme kısmen
etkilidir. Araların değeri uzunluğundan ve harcanma şekillerinden gelir. Eğer ara
çok uzunsa gereksiz vakit kaybı olur ve zihinsel ivmeyi yavaşlatarak işimize
sekte vurur. Bu durum, bir sporcunun soğuduktan sonra kaslarının tekrar
sertleşmesiyle aynı şeydir. Fakat çok da kısa olursa, yorgunluğunuzdan hiçbiri
şey almadan sadece konsantrasyonunuzu bölmeye yarar.
Sanırım şimdi kahvaltıdan önceki ve sonraki saatlerin birçok insan için
neden en verimli zamanlar olduğunu anladınız. Sabahki tabii enerji akımından
hissenizi bedavaya almak gibi bir avantajınız var.
İlk ara da günün en kıymetli yemeği olan kahvaltıdır. Her şeyin ötesinde,
tüm dünya uykuda gibidir ve ihtiyacımız olan sessizlik ve yalnızlık elimizin
altındadır. Daha bitmedi. “Zihin motorunuz” bir kez ısındı mı ve hızla çalışmaya
başladı mı kahvaltıdan sonra ta öğlene kadar bu tempo bozulmaz. Son olarak da
günün en kıymetli saatinden herkes uyurken faydalanmış olduğunuz gerçeği size
bir tatmin verir.
Erken kalkmayı alışkanlık haline getirmenin muhtemel bir dezavantajı,
saat l5'e geldiğinde kendinizi normalden çok daha yorgun hissetmeniz ve yemek
saatinde çok uykulu olmanızdır. Eğer öğle vakti biraz uyumak için vaktininiz
varsa ne ala; yoksa yaşlandıkça zaten daha az uykuya ihtiyaç duymaya
başlayacaksınız. Bu tempoyu zor ve dayanılmaz buluyorsanız, her gün aynı
saatte erkenden kalkacağınıza dair bir kural yoktur. Zihinsel esneklik ve iyi
çalışan bir alarmlı saat ihtiyacınız olan yegâne şeylerdir.
Nasıl Daha Üretken Olunur?
Üretken düşünmek zorla olmaz. Eğer bir problem üzerinde uğraşıyorsanız
ve hiçbiri yere varamadığınızı görüyorsanız, yapılacak şey problemi bir süreliğine
öylece bırakmak ve şuuraltınızın devreye girmesini beklemektir. Zihniniz saate
göre çalışmasa da belli mühletleri sever. Cevap aklınıza bazen gecenim bir vakti
ansızın gelir.
Beyninizin şuuraltından ve şuursuz kısımlarından oluşan derindeki zihin
ilkesini kavradığınız zaman, en kıymetli zamandan en yüksek randımanı alma
kapısı açılır. Birçok insan şuur altlarının küçük parçaları büyük bir bütünün
içinde sentezleyebileceğini veya her biri farklı faaliyetlerle meşgul iken yeni
bağlantılar kurmak gibi birçok önemli zihinsel meseleyi çözebileceğini bilmiyor.
Ay Işığı Yöntemi
Bazen gecenin bir vakti uyandığınızı, yatakta uyanık oturduğunuzu ve
fikirlerin birbirlerinin üstünde tepindiğini hissedersiniz. Tekrar ediyorum; esnek
olun. Yatakta olduğunuz için illa uyumak zorunda olduğunuz ve yatakların da
sadece uyku için oldukları fikrini inkâr etmenizi istiyorum sizden. Bunun yerine,
aklımızdaki fikirler henüz tazeyken onları not edin. (Artık başucunuzda bir defter
tutmanız gerekecek.)
Artık uyuyabilirsiniz. Adair'in “Derindeki Zihnin Kuralları”'ndan olan ay
ışığı yönteminin uykusuzluk problemi çekenler için muhteşem bir ilaç olduğu
kabul edildi.
Ay ışığı yöntemi, sabahın erken saatlerinde yatakta çalışmak demektir.
Eğer o anki zihinsel faaliyetleriniz meyve verecek gibi duruyorsa hemen ışığı açın
ve notlar alın.
8
www.ozetkitap.com
Gerçekten de 1987 yılında ay ışığı yöntemini stresten kaynaklanan çok
ciddi bir hastalık haline gelen uykusuzluğa karşı çok büyük bir ilaç olarak kabul
eden “Uluslararası Uykusuzluk Çekenler Derneği”nin Kuzey Carolina Şubesi
tarafından altın madalya aldım.
BÜROLARDA ZAMANI ETKİLİ KULLANMAK
Eğer çalışma mekânınız iyi bir şekilde düzenlenmediyse zamanı çok
kolay harcayabilirsiniz.
Büronuz yaptığınız işlerin ışığında düzenlenmelidir. Burada fiziksel
rahatlık ve estetik tatmin önemli etkenlerdir.
İyi bir ışıklandırma göz yorulmaları ve baş ağrılarının önünü almak için
özellikle önemlidir. Masa seviyesinde ışıklandırma, başın üstünden gelen
ışıklandırmaya tercih edilmelidir.
Eğer çok fazla yazı yazıyor ve sağ elinizi kullanıyorsanız, güneş ışığı size
SOLDAN GELMELİDİR. Pencerenin tam önünüzde olmaması da gözünüzün
dikkat dağıtıcı etkenlere gayri ihtiyari biçimde takılmasını engeller.
Sırt ağrısı çok müşterek bir rahatsızlıktır ve kötü tasarlanmış
koltuklarda uzun saatler oturması gerekenlerde çok sık görülür. İnsanların
kasılmadan çalışmalarını sağlamak için tavsiyeler doğrultusunda koltuk alın.
Böylece gereksiz fiziksel yorgunluktan da kurtulmuş olursunuz.
Eğer çok seyahat ediyorsanız, kıyafetlerinizi asacağınız ve bavullarınızı
koyacağınız bir yerin olması size zaman kazandırabilir. Büronuzda bu iş için
ayrı bir yer yoksa küçük bir gardırop bu iş için size yeterli yeri sağlayabilir.
Odanızda ihtiyaç olacaksa konferans masasının yuvarlak olmasına
dikkat edin. Yuvarlak masa yüksek derecede bir eşitliği sembolize eder. Kral
Arthur'un ilk yuvarlak masayı yaptırdığını hatırlayanlarınız olabilir.
Dikdörtgen masa yüzünden şövalyeleri arasında kimin daha kıdemli
olduğuna ve daha baş tarafa oturmayı hak ettiğine dair çıkan kavgaları
önlemiş oldu. Hiçbiri artık kendisine diğerlerinden daha az değer verildiğini
söyleyemeyecekti. Bu yüzden yuvarlak masa hem çok kullanışlı hem de
faydalıdır.
Masanızın üstünde o anda yaptığınız işle ilgili olanların haricinde
hiçbiri kâğıt olmamalıdır. Böyle bir uygulama, yaptığınız işe daha kolay
yoğunlaşmanızı sağlar. Konsantrasyon büyük bir zaman kazandırıcıdır.
Lütfen bu satırları okuduktan sonra başına ilk gidişinizde masanıza
şöyle objektif bir gözle bakın. Gereksiz kâğıtlar, mektuplar ve dosyalar işgal
etmiş mi?
Eğer bu kâğıt yığınları hiç ellenmezlerse, dağınıklık ve o yığınları altında
ezilecekmişsiniz hissi uyandırır; gereksiz tansiyona ve hüsrana sebep olur. İlk
adım olarak, masanızı ve dosyalarınızı bir şey ararken oluşan zaman kaybını
engellemek için düzenli bir şekilde toplayın.
Zamanını çok dikkatlice kaydeden bir yönetici, masasında veya
çekmecelerde kâğıt aramak için bir hafta içinde 1 saat 17 dakika harcadığını
tespit etmiş!
Masanızın en alttaki çekmecesini, başkası istemedikçe lazım olmayacak
kağıtlar için ayırın. Buna kaytarma çekmecesi adını koydum.
9
www.ozetkitap.com
Son tahlilde, temiz ve tertipli bir masa yarınki işin TEMELİDİR.
Etkili Okumak
Bir doküman ve raporu çok çabuk ve doğru bir şekilde değerlendirirken,
her kelimeyi okumak zorunda hissetmeyin kendinizi. Gazete okuyormuş gibi
davranın. Önce başlıkları okuyarak başlayın. Daha sonra yazarın size
amaçlarından ve takip edeceği yöntemden bahsettiği takdim kısmını okuyun.
Daha sonra içindekilere bakın. Her bölümde verilmek istenen ana fikri kafanızda
tanımlayın. Detayları sadece sizin için önemli olan bir ana noktaya doğrudan
bağlantılı olduklarında okuyun.
Bu yöntemi takip ederek kitapları ve raporları çok kısa zamanda
sindirebilmeye başlayacaksınız.
“Zaman, uzmanlık alanı değişiklik olan bir terzidir” der yazar F. Baldwin.
Zamanımızın çoğunu planlanmamış değişiklikler alır. Dikkatlice planlanmış bir
günü bile genellikle bölük pörçük bir şekilde geçmiş olarak biter.
Bu arada, sekreteriniz, çalışma ekibinizin ayrılmaz bir parçasıdır ve ona bir
hizmetkar olarak değil de bir profesyonel gibi davranın.
Toplantılar
İnsanların sadece toplantı yapmak için bir araya gelmeleri çok sık görülen
bir şeydir. Düzenli bir şekilde bir araya gelmek bir alışkanlık halini alır. Eğer
buna gerçekten ihtiyaç varsa, kimlerin katılmasının gerektiği yanı sıra
toplantının yer ve zamanının da gözden geçirilmesi gerekir.
Toplantı düzenlemeden önce, bu aktivitenin mektup, pusula, telefon
görüşmeleri veya bireysel toplantılarla çözümlenip çözümlenebileceği konusunda
bir kez daha düşünün. Bazen altı kişiyle onar dakika konuşmak, hepsiyle
beraber bir saat konuşmaktan çok daha iyi bir sonuç verebilir.
Bütün yöneticiler ve amirler toplantılara katılmak zorunda mı? “Şimdiye
kadar hep geldiler”, “Onu davet etmeyerek incitme riskini göze alamayız” veya
“Asla bilemezsin, belki de ona ihtiyacımız olur” gibi klişelerden sakının.
İnsanlar mesajları kulaklarından ziyade gözlerinden daha çabuk alırlar.
Çin atasözünü hatırlayalım: “Bir resim bin kelimeye bedeldir.” Bundan dolayı,
görsel yardımcılar toplantılarımızda bulunmalıdır: Eğer net, sade ve canlılarsa
size zaman kazandırırlar.
Toplantı gündemini belirleyen maddelerin sırası da çok önemlidir. Özellikle
de bir maddenin sonucu diğerini etkilediği zaman daha da önem kazanır.
Tartışmaya açık olmayan maddeler toplantının başında ve sonunda ele
alınmalıdır. Böylece başlarken de biterken de toplantıya katılanların yoğun ilgisi
celbedilmiş olur. Önemli maddeler toplantının başında, zihinler henüz
yorulmamışken tartışılmalıdır.
Her toplantının sonunda başkan alınan kararın net, kısa ve öz bir özetini
yapmalıdır. Tutanakta kullanılmak üzere bütün konuyu ana bir cümleyle
özetleyebilmelidir.
YETKİ VERME SANATI
Yetki verme, zaman yönetimi sanatında stratejik bir öneme sahiptir.
Çalışanlarınıza etkili bir şekilde sorumluluk yükleyebilir misiniz? Alıcı
konumundayken size verilen yetkiyle başa çıkabilir misiniz? 
10
www.ozetkitap.com
Yetki verebilmenin önem taşıdığı, bir organizasyonun yukarı doğru çıkmak
istediği basamak sayısıyla doğru orantılıdır.
Yetki verme nedir? Bu konunun tam anlamıyla açıklığa kavuşturulması
gerekir. Birçok kişi yetki vermeyi tahttan çekilmek zannediyor. Bütün gücünüzü
tamamıyla başkasına devretmek yetki vermek değildir. Bu olsa olsa
sorumluluktan kaçmak olur.
Gerçek anlamda yetki vermek böyle olmaz. Yetki vermek, bir kişiye bir iş
konusunda güvenip ona işi yapabilmesi için gereken idari gücü de vermek
demektir. Eğer yetki verilen kişi sizseniz, görev, onu yerine getirebilmenizi
sağlayan güç ile beraber yönetimde olan bir kişi tarafından verilmiş demektir.
Beş Avrupa ülkesinde yapılan bir araştırma, genel müdürlerin işlerini
kimseye havale etmemelerinin yedi sebebini ortaya çıkardı: YETKİ VERMEK
NEDEN ÇOK ZOR?
1. Riskli
2. Hamallık yapmaktan keyif alıyoruz
3. Oturup düşünmek zor geliyor.
4. Yetki devri ve iş takibi yavaş ilerliyor
5. Her şeyin tepesinde olmaya bayılıyoruz
6. Ya çalışanlarımız işi bizden daha iyi yaparlarsa?
7. Kimse işi benim kadar iyi yapamaz.
Modern organizasyonlarda önce bir güven havası doğurup sonra da onu
korumanın önemi artık herkesçe bilinmektedir. Kişisel ve profesyonel bir
bütünlük arz eden bir temelin üstüne kurulu olup karşılıklı bir güvene
dayanmayan yetki vermeler hüsranla sonuçlanır. Güven, insan ilişkilerinin
oksijenidir. Tabii güveni kabiliyetleriniz, işletmeye olan katkılarınız, güvenirliğiniz
ve değerinizle kazanmalısınız. Bu özelliklere sahip olsanız bile, güven size
verilmelidir; zorla alamazsınız. Ancak yanlış platforma oturtulunca da
istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
“Güven güveni çeker” der eski bir Roma atasözü. Güven neticesi olarak
ortaya çıkmış bir yetki verme size aynı olumlulukla geri dönecektir.
Ayrıca yetki verilen kişinin kendine güvenini artırır. Bu sebeple,
organizasyonlarda güven havası oluşturmak bir liderin atması gereken çok
önemli bir adımdır.
Güven bir kez zedelenirse eski haline getirmek çok zordur. Bundan dolayı,
onu aynı seviyede tutmak için çok çaba harcayın.
Gerçek ve güvenin bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğundan yola
çıkarsak, güveni korumanın en iyi yolu, hiçbir zaman gerçeklerden
ayrılmamaktır.
Lord Thomson'ın kıdemli bir meslektaşı, hakkında şöyle demişti: “Akılda en
çok kalan özelliği içgüdüsel bir şekilde her zaman doğruyu söylemesidir. Çok engin
olan gücü, özellikle karanlık dakikalarda gelirdi ve böyle durumlarda başka biri
hayalleri daha rahatlatıcı bulurken o gerçeğin keyfini sürerdi. Her zaman
gerçeklerle yüzleşti ve işini yüzleştiği gerçekler nispetinde istediği gibi
götürebileceğine inandı.” Bu bütünlük (gerçek & güven), liderliğin altın kuralıdır.
BİR İŞ İÇİN AYRILMIŞ ZAMANDAN FAYDALANMAK
Cam şişeler ve karton koliler geri dönüşümlüdür. Zaman neden öyle
olmasın? Tabii ki zaman birçok açıdan bu materyaller gibi değildir. 
11
www.ozetkitap.com
Fakat döküntü yığınının içinden, bir iş için ayrılmış zamanın bir kısmını
kurtarabilirsiniz.
Ayrılmış zaman belli amaçlar için kullanılacak zamandır. Yapmak zorunda
olduğumuz şeyler ve bulunmak zorunda olduğumuz yerler çok zamanımızı alır.
Havaalanı ve istasyonlarda beklemek zamanımızı yiyen canavarlar gibi
görünebilir. Bu zamanları canavarların elinden kurtarmak için bir mektuba
(günümüzde e-mail-facebook-twitter vb.) cevap yazabilir veya kitap
okuyabilirsiniz.
Yemek zamanının amacı bir şeyler yemek ve içmektir. Bu vakti arkadaşları
ve aileleriyle sohbet etmek maksadıyla sosyal bir süreç olarak değerlendiren
insanlar da vardır. Böylesi yemekler belli bir faaliyet için ayarlanmış zamanı
ikinci bir amaç için kullanmanın en eski ve tanıdık şeklidir.
Manastır ve dini mekanlarda hâlâ yemekler sessizce yenir ve bir kişi bu
esnada ruhi gelişim hakkında olan kitaplardan bölümler okur. Eğer okunan
bolümler çok iyi seçildiyse dinleyenler için gerçekten faydalı olur, böylece bir
taşla iki kuş vurulur. Bunun evdeki şekli, ses yapmadan duramayan çocuklar
evde yokken yemek esnasında sessizce kitap okumaktır. Böyle bir amaca yönelik
olarak bir kitap ayaklığı alınabilir.
Yemeklerden sonra bulaşıkları yıkama zamanı gelir. Öyle ya da böyle
bulaşıkları elde yıkamak durumundaysanız, ümitsizliğe kapılmayın. Beyninizi
kullanmanızı gerektirmeyen pratik bir faaliyet olduğu için şuurunuzu tatmin
eder ve size gerçekten de bir iş yapıyormuşsunuz gibi hissettirir. Böylece zihniniz
anında başka şeylere odaklanabilir. Sir Alistair Pilkington'ın mutfak
lavabosundaki sabunu temizlerken aklına gelen fikrin batmayan camın icadında
anahtar rolünü oynadığı söylenir. Agatha Chsistie bir keresinde şöyle demişti:
“Bir kitabı planlamak için en iyi zaman, bulaşıkları yıkarken harcadığınızdır”.
Diğer fiziksel aktiviteler, özellikle az-çok bir alışkanlık halini almışlarsa,
bulaşık yıkama gibi faydalı olabilirler. Yıkanma, yürüme, araba kullanma,
bisiklete binme veya bahçeyle uğraşma gibi zamanlar üretken insanların fikir
ürettikleri veya karar verdikleri zamanlar olabilir.
Belli bir iş için ayrılan zamanlardan bir tanesi de bekleme zamanlarıdır.
Birçok insan için "öylesine" geçerler. Ancak, biraz plan ve kararlılıkla kuaförde
veya doktorda beklerken her türlü faaliyeti o kısacık dakikalara sığdırabildiğinizi
göreceksiniz. Yarın ne yapacağınızı planlayabilir, mektup yazabilir veya faturanızı
ödeyebilirsiniz,
Mesela, havaalanındaki bekleme salonu size sessizlik vermese bile
yalnızlıkla dolu birkaç dakika verebilir. Bu dakikaları en iyi şekilde
değerlendirmek için hazırlıklı olun. Goethe'nin dediği gibi: “Yalnızlık, kişi
kendisiyle barışık ve yapılacak belli bir iş var ise muhteşem bir şeydir.”
Televizyon
Amerikalılar her gün ortalama sekiz saatlerini eğlence kanallarını
seyrederek harcıyorlar. Tipik bir Amerikalı, hayatı boyunca ortalama 2.000.000
reklam seyreder. Bu da haftada 1.000 tane demek. Yapılan bir araştırma,
nüfusun yaklaşık üçte biri olan 60 milyon Amerikalının okuma yazma bilmez
denecek kadar cahil olduğunu gözler önüne serdi.
Bir o kadar da yazma bilen fakat okumayan var. “Televizyon dünyasına hoş
12
www.ozetkitap.com
geldiniz. İyi zaman geçirin.”
Bunun hakkında ne yapılabilir? Televizyon seyrederek harcadığınız
zamanları daha iyi ayarlayabilir veya en azından size yararlı olabilecek şeyler
seyredebilirsiniz.
Televizyon açıkken başka şeyler yapmayı deneyin; kitap okumak mesela.
Bırakın şuuraltınız sizin için programı filtreden geçirsin. Böylece ilginç bir şey
çıktığı zaman başınızı kitaptan kaldırır ve bakarsınız. Uzaktan kumanda, bu
açıdan bakacak olursak çok müthiş bir şeydir: Böylece bütün reklamlar sessiz
olarak izlenebilir.
SAĞLIKLIYKEN ve TATİLLERDE
En önemli etkenlerden bir de zamanın kalitesidir. Bu kaliteyi nasıl
yükseltebiliriz?
Zaman yönetimi ile ilgili teknikler hakkında istediğiniz kadar bilgili olun, fiziksel
ve zihinsel açıdan rahat değilseniz zamanınızı en iyi şekilde değerlendiremezsiniz.
Bu rahatlığa nasıl ulaşılır?
Bu kitabın temel noktalarından bir tanesi, bildiğiniz gibi zamanı para
olarak gördüğümüz benzetmedir. Aynı benzetmeyi enerjiye de uygulayabilirsiniz.
Fakat önemli bir fark mevcuttur. Tabiat değişken ve kaprislidir. Herkes
potansiyel olarak aynı miktarda zamana sahip olarak doğar; fakat enerji farklı
miktarlarda verilir. Belli bir hisseniz vardır. Akıllıca kullanırsanız size ömür boyu
yetebilir.
Enerji, bu açıdan bankadaki hesabınızın bakiyesine benzer. Paranızı
bankada uzun bir süre bırakabilirsiniz. Ya da belli zamanlarda para ekleyerek
sermayenizi artırırsınız. 50'li yaşlarınızda birçok açıdan 40'lı yaşlarda
olduğunuzdan daha formda olabilirsiniz. Eğer enerji sermayenizi akıllı bir şekilde
değerlendirdiyseniz, belli sınırlar dahilinde olmak suretiyle, biraz da
kısmetliyseniz 80'li yaşlarda bile enerjik olabilirsiniz.
Uyku -Sağduyu Diyeti -Egzersiz
Uyku, fiziksel ve zihinsel faaliyetlerimizin devamı için en önemli etkendir.
Herkesin uykuya olan ihtiyacı farklıdır. Kimisi her gece üç saatle idare
edebilen Napolyon’lardır. Üç saat uyku, uyumanız gereken en düşük rakamdır.
Aşağı yukarı ne kadar uykuya ihtiyacınız olduğunu keşfetmek ve her gece o
kadar uyumaya çalışmak çok önemlidir.
Günümüzde ne yiyip içeceğimiz konusunda bir tavsiye bombardımanı
altındayız. Ama bu tavsiyelerin birçoğu hedefi tutturmaktan acizler. Diyetlerdeki
en büyük zorluk ise, uzmanların devamlı fikirlerini değiştirmeleridir.
İLK olarak varmamız gereken bir sonuç var: Yemek için yaşayan bir insan
mısınız yoksa yaşamak için yiyen mi?
Eğer ikinci sınıfa dahilseniz okumaya devam edin. Eğer yemek için yaşayan
bir obursanız, diyetlerle ilgili hiçbir tavsiyeyi okumanız fayda etmez. Çünkü sizin
değeriniz tamamen farklıdır.
Bazı konularda oybirliğine varan diyetisyenlerin hemfikir oldukları
mevzuları öğrenin.
Mesela, sebze, meyve, balık ve ekmek yiyerek dengeli beslenmek
konusunda herkes aynı görüştedir. Beyaz şekerde olan çok fazla sakaroza karşı
tabii ki olumsuz görüşler var. Uzmanlardan gelen bazı faydalı tüyolarla beraber 
13
www.ozetkitap.com
sağduyunuz takip edilecek en iyi rehberdir.
Altın kuralı unutmayın: Her şeyin fazlası zarardır. Krema, yağ, şeker
ve diğer zararlı besinler belli ölçülerde ve arada sırada alındıklarında
dokunmazlar. Kısaca, herhangi bir besinden çok fazla almak metabolizmanızı ve
sindirim sisteminizi bozacaktır.
Egzersiz de diyet kadar belirsiz bir alandır. Fakat aynı temel ilkeler
uygulanabilir. Yine ilk olarak önceliklerinizi belirlemesiniz. Eğer egzersiz
yapamayacak kadar meşgulseniz gerçekten de meşgulsünüz demektir. Egzersiz
kısa vadede enerjinizi harcasa da uzun vadede artırır. Bazı fanatikler gibi hayatı
bir egzersize çevirmeyin; onu daha iyi yaşamak için kullanın.
Düzenli bir şekilde yürüdüğünüzde, yüzdüğünüzde veya bisiklete
bindiğinizde sindirim ve solunum sistemleriniz de daha iyi çalışmaya baslar. Bu
şekilde haftada iki veya üç kere zamanınızı ayırabileceğiniz hem sağlığınıza
faydalı hem de keyif alarak yaptığınız bir egzersiz bulabilirsiniz. Hem işteki
etkililiğinizi artıracak hem de rahatlamanıza vesile olacaktır.
Üçüncü kural, yani her şeyin fazlasının zarar olduğu gerçeği, özellikle
yürüme çılgınlığı için geçerlidir. Uygunsuz zeminlerde çok fazla
sürdürüldüğünde, diz ve ayak bileği sakatlıklarına ve sırtta ağrılara yol açabilir.
Bazı uzmanlara göre yürüyüş de kahve veya eroin kadar bağımlılık
yapıcıdır. Çünkü çok fazla yüründüğünde vücut, kriz zamanlarında beyin
tarafından salgılanan endorfin adlı maddenin salgılanmasını sağlar, böylece
vücut rahatlar. Fakat çok fazla yürüyüş yapan bir kişi yürüyüş yapamadığı
zamanlarda artık vücut normalden fazla endorfin salgıladığı için bu maddenin
yokluğunda bazı durumlarda depresyona girecektir. Bu problemden mustarip
olanların hali, bankadan çok fazla kredi çeken bir kişinin haline benzetilebilir.
Bazıları daha ilk seferinde tenis kortunda aşırı fazla efor harcar. Bu hiç
kondisyonu olmayan iş adamları için ölümcül bir tecrübe olabilir. Böyle
durumlarda önce güzelce ısınmak ve vücudu fazla yormamak lazımdır.
Düzenlilik önemlidir, Haftada üç-dört kere egzersiz yapmak kalbin ritmini
de düzenler. Yaparken keyif aldığınız bir faaliyet seçin ve düzenli bir şekilde
yapmaya devam edin.
TATİLLERİN ÖNEMİ
Bir işkolik haline gelmeyin! SIKI ÇALIŞMAK uzun çalışmak demek değildir.
Eğer uzun saatler boyu çalışmanız gerekiyorsa, çalıştığınız sürelerde daha az sıkı
çalışarak olayı dengeleyin. Arkadaşlar, aileniz ve dinlenme, bunların hepsi zaman
vermeye değer olgulardır. Önceliklerinizi doğru bir şekilde belirleyin ve onları
koruyun.
İşkolikliğin belirtilerinden bir kaçı şunlardır:
• Tatile çıkmayı reddetmek,
• İşle ilgili düşüncelere engel olamamak,
• Aile bireylerinizin size birer yabancı gibi gelmeye
başlamaları.
Bu belirtilere sahipseniz kesinlikle tatile çıkmanız gerekir.
Nasıl iyi bir tatil yapılır? Bu tamamen size kalmış bir şeydir.
Tatillerle beraber kendinizi değiştirmeye çalışmak çok güzel bir şeydir. Eğer
zamanın farkında olan bir müdürseniz veya zamanını profesyonel bir şekilde
14
www.ozetkitap.com
değerlendiren biriyseniz J.B. Priestley'in tanımı hakkında bir düşünün. “İyi bir
tatil, zaman kavramları sizinkinden daha belirsiz olan insanların yanında olur”
diyor.
Tatiller artık neredeyse tamamen dünyevileşti ve ticarileşti.
Tatillerin hem zihinsel hem de ruhsal bir dinlenme fırsatları olduğu fikrine
dönmek zorundayız. Sadece vücudumuzu hava değişikliği, diyet ve özel
yemeklerle beslediği fikri yanlıştır. Zamanımızı iyi değerlendirmemiz
vücudumuzun olduğu kadar zihnimizin de iyi durumda olmasına bağlıdır.
Akşamları ve hafta sonları sahip olduğumuz boş vakitler mini tatillerdir.
Birçok iş zihinsel bir yoğunlaşmayı gerektirir. Eğer işiniz bu kategoriye giriyorsa,
boş vakit ve tatillerinizde işle ilgilenmeyi düşünebilirsiniz. Böylece vücudun ve
zihnin rahatlamasından dolayı, mesela bir dil öğrenmek veya bilgisayar
kullanmak suretiyle, beyninizin başka bölümlerini de etkili bir şekilde
değerlendirebilirsiniz.
STRESLE BAŞA ÇIKMAK
Stresin alametleri hayatımızı dikkatli bir şekilde gözden geçirmemiz için
bize yapılan arkadaşça uyarılar gibidirler. Stres zaman zaman hayatımızı tıpkı
denizin bazen kum tepelerini veya dalgakıranları aşması gibi istila eder.
İyi bir zaman yöneticisi, işletmelerde strese sebep olan en yaygın on iki
problemle başa çıkabilmelidir. On ülkede bin yönetici üstünde yapılan
araştırmada, on iki problemin şunlar olduğunu saptandı:
1. Zaman baskıları ve teslimat süreleri
2. Aşırı birikmiş iş
3. Yetersiz eğitime sahip çalışanlar
4. Uzun çalışma saatleri
5. Toplantılara katılmak
6. Özel ve sosyal yaşamın talepleri
7. Yeni teknolojileri takip etmek
8. Organizasyondakilerle çatışan inançlara sahip olma
9. Eve iş götürme mecburiyeti
10. Güç ve nüfuz eksikliği
11. İş yüzünden devamlı seyahat etme mecburiyeti
12. Seviyesinin altında işler yapma mecburiyeti
Bu arada endişe ve üzüntü, özellikle yorgun olduğunuzda, potansiyel bir
düşmandır. Size saldırdıklarında Mark Twain’in sözlerini hatırlatın: “Bir sürü
üzüntü ve endişem oldu; fakat birçoğu gerçekleşmedi.”
KAYNAKÇA
ETKİLİ ZAMAN YÖNETİMİ-
(Zamanı Akıllıca Değerlendirme Kılavuzu)
John ADAIR(*)
Çeviri: Ömer ÇOLAKOĞLU
Babıali Kültür Yayıncılığı: 57 (6. Baskı: Şubat 2017-200 sayfa)
15
www.ozetkitap.com
(*) John ADAIR Dünyanın ilk liderlik etütleri profesörü olan John Adair,
Cambridge Üniversite’sinden mezun olmuştur. Uluslararası alanda yazar ve
eğitimci olarak tanınır. Renkli bir kariyere sahip olup, Arap Lejyonu’nda
hizmet vermiş, trol balıkçı teknelerinde tayfalık yapmış ve bir dönem tiyatro
işleten bir hastanede hizmetli olarak çalışmıştır. 

Hiç yorum yok